Kertenkeleler, tehlike anında, kendi kendilerine, kuyruklarını bırakıp kaçabilirler. Buna kendiliğinden uzuv koparma denir. Başka hayvanlarda da bu durum olmasına karşın, özellikle kertenkelelerde sık izlenir. Kuyruğu bırakma bir savunma ve korunma yoludur. Kuyruk, saldırıyı yapanı oyalarken, gövde uzaklaşır ve hayatta kalma oranını bu yöntemle arttırır. Diğer yandan, kertenkele gibi bir hayvanın ağırlığının önemli bir kısmını kuyruk ağırlığı oluşturduğundan, ağırlığın bırakılması daha da hızlı kaçmaya imkan verir.
Kuyruk bırakma tam olarak hayvanın durumuna bağlıdır. Kertenkeleler, kuyruklarına dokunulmadan da kuyruklarını bırakırlar. Dışsal uyaran olmadan, içsel sinir hücresel uyarışlarla kuyruk bırakılır. Sadece görsel olarak tehlikeyi görmek bile kuyruk bırakma için yeterli bir etki yapar.
Bazı kertenkeleler, enerjilerini sağlayan yağın önemli bir kısmını kuyruklarında depolarlar. Bu da saldırganların kuyruğu tercih etmelerini sağlayabilir. Bazı türlerde ise kuyruk daha dikkat çekici olsun diye, gövdeden daha farklı ve parlak renklidir. Diğer yandan, enerjiden zengin kuyruk daha uzun hareket eder ve saldırganın oyalanmasını uzatır. Uzun oyalanma esnasında kertenkelenin kaçma-kurtulma oranı daha da yükselir.
Bu ilginç korunma yönteminin daha da ilginç yanı, bırakılan ya da kaybedilen kuyruğun kısa sürede, tüm kısımları ile (sinirler, kas, toplar ve atar damarlar) oluşmasıdır. Kertenkelelerin çoğunun kuyruğu 12 haftada eski halini alırken, bazı türlerde bu süre 4-5 hafta sürebilir. Düzelme tüm dokuların bütün olarak oluşması anlamına gelir. Bırakılan kuyruğun nasıl yerine geldiği sorusu üzerinde çok çalışma olmasına karşın, cevaplarda henüz çok uzaktayız. MS açısından ise en önemli şey, özellikle sinir hücresi gelişmesinin, kuyrukta tekrar nasıl olduğunu anlamaktır. Bunun sırrını çözdüğümüz gün, MS dahil bir çok hastalığın tedavisini bulmuş olacağız.
Kertenkelelerin bu olağandışı ve mucizevi kendini yenileme yeteneği önümüzde çok iyi bir örnek olarak durmaktadır.