Bu çalışma, Anadolu’da yüzyıllardır yapılan ve kullanılan bir örgü geleneğimiz olan oya ile
ilgilidir.
Bu çalışmada, Kadirli yöresinde örülen ve kullanılan oyalar ele alınmıştır. Bunun için yazar,
çeşitli tarihlerde İstanbul’dan Kadirli’ye gelerek çeyizinde oya ve oyalı yağlık olduğunu bildiği
en yakın akrabalarından başlayarak, komşular, uzak komşular ve araştırma için gittiği birçok
köyde oya sahibi hanımları bulmuş, oyalarını görmüş ve yüzlerce fotoğraf çekerek bu eseri
oluşturmuştur.
Yazara göre, her gün insanların önünden çok sayıda fırsat akıp gitmektedir. Hatta bu
fırsatlardan bir bölümü maddi kazanımlar sağlayacak fırsatlardır ama, bu kaçan fırsatların
içinde onu en çok üzenler bir daha gelmemek üzere kaybolup gidenlerin yazılı ortama
aktarılamaması olmuştur. Onlar; kültürümüzün kaybolanlarıdır; dedelerimizin, ninelerimizin
anlattıkları yazıya geçmemiş olan ağıtlar, türküler, hikayeler, masallar, atasözleri, bilmeceler,
oya adları, nakış adları, köy yaşamı ile, yaban hayatı ile, orman, börtü böcekle ilgili olanlardır.
Onlar; köylerde, dağlarda, derelerde bıraktıklarımızdır. Birçoğu yaşlılarımızla ve terk etmek
zorunda kaldığımız köy hayatı ile beraber kaybolanlardır. Ölülerimiz nasıl yok olup
gitmişlerse, ne yazık ki onlar da şimdilik kaybolup gidenler arasındadır.