登入選單
返回Google圖書搜尋
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Türkiye'nin Toplumsal Yapısı
註釋

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türkiye’nin Toplumsal Yapısı’nın ilk

baskısı 2014’te yayınlandı. Aradan geçen sürede Türkiye’de siyasal

alanda birçok önemli gelişme yaşandı. Bir darbe girşimi

yaşandı. Bu darbe girişimine verilen toplumsal tepki örneğine

rastlanmayan türden. Darbe girişimine kalkıştığı kuvvetle muhtemel

grup ve işbirlikçileri en karmaşık bilim kurgu filmlerinin

senaryosunu bile yaya bırakacak türden.

16 Nisan 2017’de hükümet modeli, anayasal sistem değişti.

Anayasada kuvvetler ayrılığı sözsel olarak var olsa da gerçekte

1876 Anayasasına yakın bir model benimsendi. Artık gerçek anlamda

bir kuvvetler ayrılığından söz edilemez. Bu nedenle siyaset

alanında bir başa dönmeden söz etmek yadırganmamalı. Hukuk

devletinin olmazsa olmazı devlet otoritesinin sınırlanmasıdır. Ancak

Türk toplumu bu anlayıştan vazgeçen bir anayasal sistemi

kılpayı bir çoğunlukla kabul etmiştir. Gelinen noktayı doğru

anlamak için toplumsal zihniyeti irdelemek gerekiyor. Toplum

kesimleri neden sadece kendileri mağdur olunca tepki veriyor?

Toplum neden empati (duygudaşlık) yapmıyor? Bu durum yeni

bir şey değil. Bunun sebebi ya da sebepleri nedir? Türkiye’de yaşanan

siyasal buhranlarda aktörlerden sadece bir kesimi mi sorumludur?

Biz de yeni baskıda buna yoğunlaştık. Bunu yaparken

satır aralarında okuyucuya karşılaştırma yapması için sürekli

gündeme gelen siyasi eğilimleri hatırlatmaya çalıştık.

Sanal dünyanın ortaya çıkması bizi toplumu anlamakta daha

etraflı bir değerlendirme yapma zorunluluğu ile yüzleştiriyor.

Herkesin sosyal medya üzerinden kendi anladığı biçimde yazar

haline geldiği, istediği herkese ulaşabildiği bir dünyada bireyin

beslendiği toplumsal kültür daha fazla belirleyici hale gelmiştir.

Bunu çok iyi bilen siyasetçiler her şeyin görselleştiği ve saniyede 

değişebildiği bir ortamda topluma rehberlik etmek yerine onun

bilinç altındaki duyarlılıklarını etkilemeye yönelmişlerdir. Bu tespiti

yapmak için dünya siyasetini biçimlendiren önemli aktörlerin

sosyal medya hesaplarına bakmak yeterli. O halde toplumsal yapıyı

ve siyasi olayları anlamak için çaba harcarken karşı karşıya

olduğumuz bu yeni olguları da dikkate almak gerekir. Bunu yaparken

de Osmanlı dönemindeki siyasi ve toplumsal tartışmalar

ile günümüz arasında değişen bir şey olup olmadığına bakmak

gerekiyor. Tarih dizilerinin popülerliği bir tesadüf müdür? Benim

yaptığım aslında yüksek sesle düşündüklerimi yazıya aktarmak.

Eserimiz hukuk fakültelerinde devlet kuramı alanında kendini

geliştirmek isteyenler için bir giriş niteliğindedir. İlk baskının

sosyoloji ve siyaset bilimi öğrencilerinin de ilgisini çektiğini yapılan

geri bildirimlerden biliyorum. Yeni baskıda bu durumu da

dikkate aldık. İlk baskıda 2000 yılına kadar irdelediğimiz siyasi

ve toplumsal gelişimlere ilişkin görüşlerimizi 2018’e kadar taşıdık.

Olguları gerçekçi bir şekilde ele almaya çalıştık. Eserimizin

öğrencilerin yanı sıra toplumsal yapı ve siyasete ilgi duyanların

merakını gidermeye de hizmet edeceğini düşünüyorum.